Daha Paylaşımcı

Keşfedin, ilham alın ve yeşil dönüşüm yolculuğunuzda GreeniX Blog’unu takip edin

Yapay Zeka ve Sürdürülebilirlik: Geleceğin Titanı

3 dk Okuma Süresi / 30.07.2024 / Genel
Hemen bizimle iletişime geçin ve geleceğe bugünden yatırım yapın!
Greenix
Alper Tunga
Alper Tunga Erdem
Sürdürülebilirlik Uzmanı

alper.erdem@greenix.com.tr


Dünyanın hızlıca değiştiğinin bilgisi kimse için bir sır değildir, ve öyle ki yapay zeka (AI) teknolojileri, son yıllarda hızla gelişerek birçok alanda dönüşüm yaratmıştır– ancak, bu gelişmelerin çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik üzerindeki etkileri, giderek daha fazla dikkat çekmeye başlamıştır. Peki, yapay zeka ve sürdürülebilirlik nasıl bir arada çalışabilir ve bu iki güç, geleceğimizi nasıl şekillendirebilir?

AI modellerinin geliştirilmesi ve çalıştırılması, büyük miktarda veri işleme kapasitesi ve enerji gerektirir. Sanmayın ChatGPT ve Google Gemini gibi kaynakların sadece bir internet sitesi olduğunu, çünkü bunların arkalarında kocaman veri merkezleri vardır. Derin öğrenme algoritmalarının eğitimi, büyük veri merkezlerinde önemli ölçüde enerji tüketimine yol açar. Bu durum, karbon ayak izini artırarak çevresel sürdürülebilirliği tehdit edebilir. Bir AI modelinin eğitimi, yüzlerce ton karbondioksit (CO2) emisyonuna neden olabilir. Örneğin, GPT-3 modelinin eğitimi sırasında 500 tondan fazla CO2 emisyonu üretilmiş ve bu, yaklaşık sekiz otomobilin ömrü boyunca üreteceği emisyon miktarına eşdeğerdir​. (Zhang et al.)

Konu sürdürülebilirlik olunca tabii bu tür kuruluşların düşünce yapısı; “Biz verdiğimiz zararı ne kadar minimize edebiliriz?” ‘e benzer bir yapıya gelir, ve bahsedilen bu merkezlerin soğutulması ve çalıştırılması, büyük enerji tüketimi gerektirdiğinden, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ile enerji tüketimini azaltmak hedef alınmaktadır. Birçok büyük teknoloji şirketi, veri merkezlerini yeşil enerjiyle çalıştırmak için adımlar atmaktadır, ve buna örnek olarak Google, veri merkezlerinde %100 yenilenebilir enerji kullanma hedefini duyurmuştur. (Cho)

Çevremiz ve içinde yaşadığımız gezegenimiz her ne kadar yeni teknolojilerimizden etkileniyorsa, işgücü piyasası üzerinde de derinden vuran etkiler yaratmaktadır. Otomasyon, bazı işlerin ortadan kalkmasına neden olurken, yeni iş alanlarının doğmasına da zemin hazırlamaktadır. El ile dikiş, banka kasiyerleri, telefon operatörleri, sinema projeksiyonculuğu, posta ayırıcılığı gibi işler artık ender bulunan, ve yakın gelecekte de tarih kitaplarında bahsedilecek hale gelecekleri öngörülmektedir.

Bu dönüşüm, işgücü piyasasında yeniden eğitim ve beceri kazanımı ihtiyacını doğurur. Düşük beceri gerektiren ve minimal düşünce veya yaratıcılık içeren işler yakın gelecekte hakimiyeti yapay zekaya ait olacağı düşünülmektedir, ve böylelikle de genellikle üniversiteler aracılığı ile kazanılabilen yüksek eğitim gerektiren işler piyasada daha büyük öneme sahip olacaklardır.

Yapay zeka teknolojilerinin her ne kadar iyi yönleri varsa da aynı zamanda geliştirilmesi ve kullanılması sırasında etik sorunlar ortaya çıkabileceği bir sır değildir.
Veri gizliliği, algoritmik önyargı ve adalet gibi konular, yapay zekanın sorumlu bir şekilde geliştirilmesi ve uygulanması gereken alanlardır. Uluslararası kuruluşlar ve hükümetler, yapay zeka teknolojilerinin etik kullanımını teşvik eden yönergeler ve düzenlemeler geliştirmektedir.

Ana materyal olarak var olan kaynakları kullanarak yapay zekanın çıkardığı resim, şiir ve diğer çalışmalar, aslında başka kişilerin emeklerinin bir karışımının ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Yapay zeka teknolojilerinin adil ve eşitlikçi kullanımı, sosyal sürdürülebilirlik için bir gerekçedir. Bu teknolojilerin şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde tasarlanması ve uygulanması, toplumda güven oluşturarak, yapay zekanın olumlu potansiyelinden en geniş şekilde faydayı sağlar. 

Yapay zeka sistemlerinin etik standartlara uygun olarak geliştirilmesi, bu teknolojilerin toplum lehine çalışmasını garantileyen bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır. Böylece, yapay zeka uygulamaları, herkes için daha adil ve kapsayıcı sonuçlar üretebilir.

Yapay zeka ve sürdürülebilirlik arasındaki ilişkiyi geliştirmek, geleceğimizi şekillendirmenin dümenidir, çünkü bu teknolojiler, çevresel koruma çabalarını destekleyebilir ve verimliliği artırabilir, ama unutmamak gerekir ki toplumsal adaleti teşvik edebilme, bu süreçte etik standartlara sıkı sıkıya bağlı kalmak da bir hayli önemlidir.

Gelecekte, yapay zeka sistemlerinin insan refahını artırıcı yönde evrilmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için kullanılması, bizler için bir umut ve sorumluluk kaynağıdır. Bu yolda, teknolojiyi şekillendirenlerini yani biz kullanıcıların ve politika yapıcıların etik ilkeleri benimsemesi ve toplumun bütün kesimlerini kapsayacak şekilde hareket etmesi esastır. Yapay zeka, doğru kullanıldığında, sadece teknolojik bir başarı değil, aynı zamanda toplumsal bir ilerleme aracıdır, ve geleceğin titanıdır.

Kaynakça:

Zhang, Sharon, et al. “Report on ChatGPT Model’s Emissions Offers Rare Glimpse of AI’s Climate Impacts.” Truthout, 3 April 2023, https://truthout.org/articles/report-on-chatgpt-models-emissions-offers-rare-glimpse-of-ais-climate-impacts/. Accessed 26 July 2024.

Cho, Renée. “AI's Growing Carbon Footprint – State of the Planet.” State of the Planet, 9 June 2023, https://news.climate.columbia.edu/2023/06/09/ais-growing-carbon-footprint/. Accessed 26 July 2024.

Berreby, David. “As Use of A.I. Soars, So Does the Energy and Water It Requires.” Yale E360, 6 February 2024, https://e360.yale.edu/features/artificial-intelligence-climate-energy-emissions. Accessed 26 July 2024.