Daha Paylaşımcı

Keşfedin, ilham alın ve yeşil dönüşüm yolculuğunuzda GreeniX Blog’unu takip edin

Sürdürülebilirlik ve Dijital Dönüşüm Adımlarını Atmazsanız Ne Olur?

5 dk Okuma Süresi / 01.08.2024 / Genel

2000-2050 Döneminde Sürdürülebilirlik Konusunda Atılan Önemli Adımlar ve Yapılması Gerekenler

2000-2010: Temel Farkındalık ve İlk Adımlar

2000: Kyoto Protokolü'nün yürürlüğe girmesi, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadelede ilk büyük uluslararası anlaşma olarak kabul edildi. Bu dönemde ülkeler, karbon emisyonlarını azaltma hedefleri belirledi ve iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratıldı.

2002: Johannesburg Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi, sürdürülebilir kalkınma konusundaki farkındalığı artırdı ve eylem planları belirlendi. Bu zirvede, sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla sürdürülebilir kalkınma üzerinde duruldu.

2007: IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) Raporu, iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğunu kesin bir şekilde ortaya koydu. Bu rapor, hükümetlere ve şirketlere iklim politikalarını gözden geçirme çağrısında bulundu.

2009: Kopenhag İklim Zirvesi, yeni bir iklim anlaşması üzerinde çalışılmasına rağmen, bağlayıcı kararlar alınamadı. Bu durum, iklim politikalarının uygulanmasında bazı zorluklara işaret etti.

2010-2020: Hedeflerin Belirlenmesi ve Eyleme Geçiş

2015: Paris Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, küresel sıcaklık artışını 2°C'nin altında tutma ve 1.5°C ile sınırlı tutma hedefini içeriyor. Paris Anlaşması, ülkelere karbon emisyonlarını azaltma taahhütleri verdirerek, sürdürülebilirlik konusunda önemli bir dönüm noktası oldu.

2015: Birleşmiş Milletler, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni (SDG'ler) kabul etti ve 17 hedef belirledi. Bu hedefler, yoksulluğun sona erdirilmesi, gezegenin korunması ve herkes için barış ve refah sağlanması amacıyla belirlenen küresel hedeflerdir.

2019: Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı, AB'nin 2050 yılına kadar iklim-nötr olma hedefini açıkladı. Bu mutabakat, AB'nin sürdürülebilir ekonomiye geçişini hızlandırmayı amaçlamaktadır.

2020: COVID-19 pandemisi, sürdürülebilirlik ve yeşil ekonomi konularında küresel bir dönüşüm ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Pandemi, sürdürülebilir tedarik zincirleri ve yeşil ekonomilerin önemini gözler önüne serdi.

2020-2030: Dönüşüm ve Yenilik

2021: AB Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (CBAM) taslağı yayınlandı. Bu mekanizma, karbon sızıntısını önlemek ve AB'nin iklim hedeflerine ulaşmasını desteklemek amacıyla oluşturuldu. CBAM, AB'ye ithal edilen ürünlerin karbon ayak izini hesaplayarak, bu ürünlere ek vergiler uygulamayı amaçlar.

2023: Türkiye'nin Yeşil Mutabakat Eylem Planı, AB Yeşil Mutabakatı'na uyum sağlama ve karbon emisyonlarını azaltma çabalarını içeriyor. Türkiye, bu plan doğrultusunda yeşil ekonomi ve sürdürülebilir kalkınma konularında önemli adımlar atmaktadır.

2025: Yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel enerji karışımındaki payının %50'ye çıkarılması hedefleniyor. Bu hedef, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi hızlandırmayı amaçlar.

2030: Birçok ülke, sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine göre %50 oranında azaltma taahhüdünde bulunuyor. Bu taahhütler, küresel sıcaklık artışını kontrol altına almak için atılan önemli adımlardır.

2030-2050: İklim Nötrlüğü ve Sürdürülebilir Kalkınma

2040: Tüm büyük ekonomilerin fosil yakıt kullanımını sonlandırması ve yenilenebilir enerjiye geçiş yapması bekleniyor. Bu dönemde, karbon ayak izini azaltmak için yenilikçi teknolojilerin ve sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi öngörülüyor.

2045: Küresel olarak biyoçeşitliliğin korunması ve ekosistem restorasyonu için büyük ölçekli projeler tamamlanacak. Bu projeler, doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımını teşvik edecektir.

2050: AB ve birçok gelişmiş ülke, iklim-nötr olma hedeflerine ulaşacak. Türkiye de bu hedef doğrultusunda önemli adımlar atacak. Bu hedefler, sürdürülebilir kalkınma ve iklim değişikliğiyle mücadele konularında büyük bir dönüşümü işaret etmektedir.

Sürdürülebilirlik ve Dijital Dönüşüm Konularında Adım Atılmazsa Firmanın Yaşayacağı Zorluklar

Rekabet

Sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm konularında adım atmayan firmalar, rekabet avantajını hızla kaybeder. Özellikle AB Yeşil Mutabakatı ve CBAM gibi düzenlemeler, karbon ayak izi yüksek olan ürünlerin pazar payını düşürecek ve bu firmalar uluslararası piyasalarda rekabet edemez hale gelecektir. Sürdürülebilirlik uygulamaları ve dijital dönüşüm projeleri, firmaların operasyonel verimliliklerini artırarak maliyetleri düşürmelerine ve yeni pazar fırsatlarına erişmelerine olanak tanır. Bu tür projelere yatırım yapmayan firmalar, rakiplerine göre geri kalacak ve pazar paylarını kaybedecektir.

Nitelikli İş Gücü Çekme

Günümüzde nitelikli iş gücü, sadece maaş ve yan haklardan değil, aynı zamanda çalıştığı firmanın değerlerinden ve sürdürülebilirlik politikalarından da etkileniyor. Sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm konularında adım atmayan firmalar, yetenekli çalışanları çekme ve elde tutma konusunda ciddi zorluklar yaşayacaktır. Genç nesiller, çevresel ve sosyal sorumluluk sahibi şirketlerde çalışmayı tercih ediyor ve bu şirketlerin değerlerine ve misyonlarına uygun iş yerlerini arıyorlar. Bu nedenle, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm konularında geri kalan firmalar, yetenekli iş gücünü kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.

Kredi ve Finansmana Ulaşma

Finansman sağlayıcıları ve yatırımcılar, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerine daha fazla önem veriyor. Sürdürülebilirlik raporlaması yapmayan veya bu konuda adım atmayan firmalar, kredi ve finansman kaynaklarına erişimde büyük sıkıntılar yaşayabilir. Bu durum, firmanın büyüme ve gelişme potansiyelini olumsuz etkileyecektir. ESG kriterlerine uyum sağlamayan firmalar, yatırımcılar ve finansman sağlayıcılar tarafından riskli olarak değerlendirilecek ve finansman maliyetleri artacaktır. Bu da, firmanın rekabet gücünü zayıflatacak ve büyüme fırsatlarını sınırlayacaktır.

Müşteri ve Tedarikçi İlişkileri

Müşteriler ve tedarikçiler, sürdürülebilirlik konusunda duyarlı firmaları tercih ediyor. Sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm konularında geri kalan firmalar, müşteri ve tedarikçi kaybı yaşayarak iş süreçlerinde ciddi aksaklıklarla karşılaşabilirler. Sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk konularında adım atan firmalar, müşteri güvenini kazanarak sadakatlerini artırabilir ve marka itibarını güçlendirebilir. Bu nedenle, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm konularında adım atmayan firmalar, müşteri ve tedarikçi ilişkilerinde zorluklarla karşılaşacak ve pazar paylarını kaybedecektir.

Türkiye'nin AB ile Ticari İlişkileri ve Yeşil Mutabakat

Türkiye, AB'nin en önemli ticari partnerlerinden biridir ve AB Yeşil Mutabakatı, Türkiye'nin ihracatını doğrudan etkileyen bir faktördür. AB, Türkiye'den ithal edilen ürünlerde karbon ayak izine dikkat ediyor ve sürdürülebilirlik kriterlerini karşılamayan ürünlere ek vergiler uygulayabiliyor. Bu nedenle, Türkiye'deki firmalar için sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm konularında adım atmak bir tercih değil, zorunluluktur.

Sonuç

2000-2050 döneminde sürdürülebilirlik konusunda atılan adımlar ve yapılması gerekenler, dünya genelinde büyük bir dönüşümü işaret ediyor. Bu dönüşüme ayak uyduramayan firmalar, rekabet avantajlarını, nitelikli iş gücünü, finansman kaynaklarını ve müşteri/tüketici güvenini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaklardır. Türkiye'nin AB ile olan ticari ilişkileri göz önüne alındığında, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm konularında atılacak adımların önemi daha da artmaktadır. Sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm konularında adım atmayan firmalar, uzun vadede başarısızlık ve kayıplarla karşı karşıya kalacak ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden uzaklaşacaklardır.

Kaynaklar