2024 yılı, iklim bilimi açısından kritik bir dönüm noktası olarak kaydedildi. NOAA'nın Mauna Loa Gözlemevi'nde yapılan ölçümlere göre, atmosferdeki karbon dioksit (CO2) seviyeleri, Mayıs 2024'te 427 ppm (milyonda parça) seviyesine ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Bu artış, iklim sistemimize verilen zararın artan bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor ve gelecekteki iklim krizlerine dair ciddi endişeleri de beraberinde getiriyor.
Bu rekor artışın ardında, fosil yakıtların yoğun bir şekilde kullanılması ve 2023 yılında yaşanan El Niño hava olaylarının etkisi büyük. El Niño, küresel sıcaklıkları artırarak, dünya genelinde daha fazla CO2 salınımına ve doğal karbon yutaklarının etkinliğinin azalmasına yol açtı. NOAA ve Scripps Enstitüsü'nden bilim insanları, bu iki yıllık dönemin, 50 yıllık veri setindeki en büyük artışlardan biri olduğunu vurguluyor.
Karbon dioksit, atmosferde uzun süre kalıcı olan bir sera gazı olarak bilinir. Bu gazın atmosferdeki artışı, yeryüzünden uzaya kaçan ısıyı hapsederek, yeryüzünün daha da ısınmasına neden oluyor. 2024 yılında kaydedilen bu rekor seviyeler, dünyanın en sıcak yıllarından birinin yaşandığı bir döneme denk geldi. Bu durum, daha fazla sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, seller ve orman yangınları gibi aşırı hava olaylarının artmasına yol açtı.
Bilim insanları, bu artışın devam etmesi durumunda, iklim sistemimizde geri döndürülemez değişiklikler yaşanabileceğini belirtiyor. Atmosferdeki CO2 seviyelerinin bu hızla artması, küresel iklim hedeflerinin tutturulmasını daha da zorlaştırıyor. Fosil yakıt kullanımının acilen azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin hızlandırılması, bu krizin önüne geçmek için kritik adımlar olarak öne çıkıyor.
Sonuç
2024 yılında kaydedilen rekor CO2 seviyeleri, insan kaynaklı iklim değişikliğinin ne kadar ciddi bir tehdit oluşturduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. İklim krizinin etkilerini hafifletmek için uluslararası toplumun acilen harekete geçmesi gerekiyor. Fosil yakıtların kullanımını azaltarak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak, bu tehlikeli trendi tersine çevirmek hala mümkün.