Günümüz iş dünyasında, sürdürülebilirlik ve sorumlu yönetim anlayışları giderek daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda, ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) kavramı, şirketlerin ve yatırımcıların karar alma süreçlerinde kritik bir rol oynamaktadır. Peki, ESG nedir ve neden Türkiye’de bu kadar önem kazanmaktadır? Ekonomik belirsizlikler, çevresel krizler ve sosyal adalet talepleri, ESG’ye olan ilgiyi artırmış ve bu alandaki uygulamaların hayati önem taşıdığını göstermiştir.
Harvard Law School Forum on Corporate Governance’a göre, ESG, şirketlerin sosyal açıdan arzu edilen çeşitli hedefler doğrultusunda nasıl değerlendirilebileceğini tanımlar. ESG, belirli yatırımların ve şirketlerin finansal olmayan etkilerini ölçmek için kullanılan kriterleri ifade eder. Bu bağlamda, ESG, bir şirketin yönetimi, yatırımları ve faaliyetlerinin çevresel, sosyal ve yönetişim kriterlerine ne ölçüde uyduğunu gösterir.
Yeşil bina uygulamaları ve ESG, son yıllarda dünya genelinde önemli bir büyüme kaydetmiştir. Türkiye’de de sürdürülebilir yapılaşma alanında artan bir ilgi gözlemlenmektedir. Yeşil bina sektörü, düşük karbon stratejileri ve yenilikçi çevre dostu ürünlerle desteklenerek hızla gelişmekte ve milyar dolarlık bir endüstri haline gelmektedir. Pandemi döneminde bile bu sektörün büyüme ivmesi kesilmemiştir.
Yeşil bina, 25 yılı aşkın süredir liderliği tanımlamak ve piyasa dönüşümünü sağlamak için sağlam bir çerçeve sunmaktadır. Türkiye’de enerji verimliliği yüksek, çevreye duyarlı ve sağlıklı yaşam alanları sunan 596 yeşil bina bulunmaktadır. Bu başarının bir göstergesi olarak, LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) sertifikalı projeler, ESG raporlama ve sürdürülebilir finans dünyasında önemli bir yer edinmiştir.
ESG, yönetişim, iş stratejisi ve beklentileri tanımlamak için bir çerçeve sağlar. Yeşil bina ise bu çerçevenin uygulanmasını ve somut kanıtlarla desteklenmesini sağlar. Yeşil bina, şirketlerin sürdürülebilirlik taahhütlerini yerine getirdiği alandır. ESG ise organizasyonun yönetişimi ve yönetimi hakkında bilgi sunar. Türkiye’deki şirketler ve yatırımcılar, bu bilgileri yatırım kararları ve varlık yönetiminde etkin bir şekilde kullanmaktadır.
Lendlease’den Sara Neff, “Bir ESG programınız olabilir ancak rapor edilecek bir veriniz yoksa raporlama yapamazsınız. Biz ise binalarımızın ne kadar yeşil olduğunu raporluyoruz” diyerek bu ilişkiye dikkat çekiyor.
Yeşil bina uzmanları, çevresel faktörleri (E) yakından takip ederken, sosyal (S) ve yönetişim (G) faktörlerini de göz ardı etmemelidir. Türkiye’deki şirketler, ESG metriklerini yönetici maaşlarına dahil edip etmediklerini ve varlıklarının sağlık ile eşitlik konusundaki sosyal hedeflerle uyumlu olup olmadığını değerlendirmelidir. Bu, ESG’nin başarılı bir şekilde entegre edilmesi için kritik öneme sahiptir.
Kurumsal yatırımcılar, ESG raporlamasının hem alıcıları hem de itici güçleridir. Yatırımcılar, ESG bilgilerini finansal performans için önemli buldukları için yatırım kararlarında dikkate almaktadırlar.
Price Waterhouse Coppers araştırmasına göre:
· Yatırımcıların %80’i ESG’nin yatırım kararlarında önemli bir faktör olduğunu düşünmektedir.
· Yaklaşık %70’i ESG faktörlerinin yönetici maaş hedeflerine dahil edilmesi gerektiğini belirtmektedir.
· Yaklaşık %50’si, ESG konularında yeterli adım atmayan şirketlerden uzaklaşmaya istekli olduklarını ifade etmektedir.
ESG programına başlamak için üç temel adım önerilmektedir:
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) tarafından önerilen yeni kurallar, iklimle ilgili açıklamaların artırılmasını ve standartlaştırılmasını amaçlamaktadır. Bu kuralların üç temel sonucu bulunmaktadır:
USGBC ve GBCI, ESG raporlama ve metrikler konusunda çeşitli araçlar sunmaktadır. Türkiye’deki şirketler de bu araçları kullanarak sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilirler. Örneğin, LEED sertifikalı binalar enerji verimliliği, karbon emisyonlarının azaltılması ve daha sağlıklı yaşam alanları yaratılması gibi avantajlar sağlar. Ayrıca, Arc adlı dijital platform, bina performansını ölçmek ve takip etmek için kullanılabilir.
Arc, bina performansını ölçmek ve izlemek için gelişmiş bir dijital platformdur. Kullanıcılar, Arc üzerinden enerji, su, atık ve diğer performans metriklerini karşılaştırabilir ve sürdürülebilirliklerini artırmak için adımlar atabilirler. Türkiye’deki firmalar, Arc’ın İklim Riski araçlarını kullanarak binalarının iklim risklerini anlayabilir, takip edebilir ve yönetebilirler.
Türkiye’de LEED sertifikalı binaların sayısı Ocak 2025 verilerine göre yalnızca 596 adettir. ESG, yeşil bina programlarının iklim değişikliği ile mücadelede gerekli etkiyi yaratmasını sağlayabilir. LEED, ESG içinde önemli bir araç olarak değerlendirilebilir. Finans sektöründeki bu dönüşüm, sürdürülebilirlik bilincinin artmasına ve yeşil bina uygulamalarının yaygınlaşmasına katkıda bulunmaktadır.
Gelecekte ESG ve yeşil binanın daha uyumlu ve entegre hale gelmesi beklenmektedir. Ayrıca, iyi performansın ne olduğu konusu netlik kazanacak ve yeşil yıkama (greenwashing) faaliyetleri azalacaktır.
Şirketler, müşterilerinin taleplerini karşılamakla birlikte, tedarik zincirlerinde ESG standartlarına uymak zorunda kalacaklardır. Bu, artık birçok küresel ve yerel şirket için zorunlu hale gelmektedir. Türkiye’deki firmalar, binalarının malzemeleri, şirketin doğası ve sosyal etkisi üzerine daha fazla vurgu yaparak tedarik zincirlerini ESG standartlarına uygun hale getirmelidir.
ESG, sürdürülebilirlik ve sorumlu yönetim alanında önemli bir araçtır. Türkiye’deki yeşil bina uygulamaları, şirketlerin ESG hedeflerine ulaşmalarında güçlü bir destek sunmaktadır. LEED sertifikalı binalar, enerji verimliliğini artırmak, operasyonel maliyetleri düşürmek ve varlık değerini yükseltmek gibi avantajlar sağlamaktadır. Bu doğrultuda, yeşil binalar, şirketlerin sürdürülebilirlik performansını artırmada kritik bir rol oynamaktadır.
LEED Can Help Mitigate Legal Risks in ESG Disclosures
USGBC | 2022 Green Building and ESG
Sürdürülebilirlik çözümleri uzmanlığımız ve projelerimiz hakkında daha fazla bilgi edinmek için lütfen bizimle iletişime geçin.