2024 yılında Bakü'de gerçekleştirilen COP29, bina sektörünün iklim değişikliği üzerindeki kritik rolünü vurgulayan önemli bir konferans olarak öne çıktı. Konferansta, binaların küresel sera gazı emisyonlarının %37'sinden sorumlu olduğu ve çıkarılan malzemelerin %50'sini tükettiği gerçeğinin altı çizildi. Bu nedenle, bina sektöründe radikal bir dönüşüm çağrısı yapıldı.
COP29'da Küresel Bina ve Yapı İttifakı (Global Alliance for Buildings and Construction - GlobalABC) tarafından sunulan ve bina sektöründe "sadelik" (orijinal adıyla "sobriety") odaklı bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu yaklaşım, kaynak talebinin azaltılmasını, mevcut binaların daha verimli kullanılmasını ve yeni yapıların gerekliliğinin tekrar değerlendirilmesini öncelik haline getiriyor. "Sobriety" yaklaşımı, bina sektöründe kaynak tüketiminin azaltılmasını ve enerji verimliliğinin artırılmasını sağlamak amacıyla geliştirildi. Bu konu COP29'da özellikle tartışılmış ve bina sektörünün iklim hedeflerine ulaşmasında önemli bir strateji olarak görülmüştür.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), COP29'da İklim ve Binalar İçin Hükümetlerarası Konsey'i (Intergovernmental Council for Buildings and Climate - ICBC) kurduğunu duyurdu. GlobalABC tarafından koordine edilecek bu konsey, bina sektörünü karbonsuzlaştırma konusunda ülkeler arası işbirliğini kolaylaştırmayı amaçlıyor. Konsey, sürekli olarak ülke temsilcilerini bir araya getirerek sürdürülebilir bina uygulamalarını tartışacak ve ilerlemeleri takip edecek.
COP29'da 20 Kasım 2024 tarihinde "Kentleşme, Ulaşım ve Turizm Günü" (Urbanisation, Transport, and Tourism Day) düzenlendi. Bu tematik gün kapsamında, bina ve yapı sektörünün iklim değişikliği üzerindeki etkileri ele alınarak sürdürülebilir şehirleşme stratejileri tartışıldı. Enerji verimliliğini artırma, düşük karbonlu malzemelerin kullanımı ve yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu öne çıkan konular arasında yer aldı.
COP29'da ayrıca bina sektörüne yönelik bazı önemli girişimlerin duyuruları yapıldı. "Buildings Breakthrough" ve "Mission 2025" girişimleri bu kapsamda öne çıktı. Bu girişimler, bina sektörünü karbonsuzlaştırma hedeflerini desteklemeyi ve hükümetlerin daha iddialı iklim hedefleri belirlemesine teşvik etmeyi amaçlıyor. "Buildings Breakthrough" girişimi, 2030 yılına kadar "neredeyse sıfır emisyonlu ve dirençli binaların yeni norm haline gelmesi" hedefini belirlerken, "Mission 2025" koalisyonu ise dünya genelindeki büyük şirketler ve şehirlerin, hükümetleri daha cesur iklim eylemlerine zorlamasını içeriyor. Bu girişimlerin COP29'da gündeme gelmesi, bina sektörünün iklim değişikliğiyle mücadeledeki kritik rolüne dikkat çekti.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) de bu tür girişimlerin koordinasyonunda ve iklim değişikliğiyle mücadelede merkezi bir rol oynamaktadır. UNFCCC, COP29'da bina sektörünün karbonsuzlaştırılması ve dayanıklılığının artırılması için uluslararası işbirliğini teşvik eden çeşitli etkinlikler ve raporlar sunmuştur. Özellikle, "Delivering the Buildings Breakthrough: Pioneering leadership for a low-carbon and resilient world" başlıklı rapor, düşük karbonlu ve dirençli bir dünya için öncü liderliği vurgulamaktadır.
COP29, bina sektöründe dönüşümün önemini bir kez daha gözler önüne sererken, bu sektörün sürdürülebilir bir geleceğe katkı sağlayabilmesi için acil ve kapsamlı çözümler gerektirdiğini vurguluyor. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin katılımıyla bina sektöründe "sadelik" yaklaşımını hayata geçirmek ve uluslararası işbirliğini teşvik etmek, iklim hedeflerine ulaşmak için hayati önem taşıyor.
Sürdürülebilirlik çözümleri uzmanlığımız ve projelerimiz hakkında daha fazla bilgi edinmek için lütfen bizimle iletişime geçin.