Greenixten Haberler

Keşfedin, ilham alın ve yeşil dönüşüm yolculuğunuzda GreeniX Blogu takip edin

Şirketiniz TSRS Kapsamına Giriyor mu? İşte Bilmeniz Gereken Eşik Değerler

4 dk Okuma Süresi / 26.12.2025 / Genel
Keşfedin, ilham alın ve yeşil dönüşüm yolculuğunuzda GreeniX Blogu takip edin
Greenix

TSRS Nedir ve Neden Zorunlu Hale Geldi?

TSRS (Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları), şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) performanslarını karşılaştırılabilir, denetlenebilir ve şeffaf bir biçimde raporlamasını amaçlayan ulusal sürdürülebilirlik raporlama çerçevesidir. TSRS, şirketlerin yalnızca çevresel etkilerini değil; iklim risklerine karşı dayanıklılıklarını, sosyal yaklaşımlarını ve yönetişim yapılarını bütüncül bir bakış açısıyla ortaya koymalarını hedefler.

Küresel raporlama standartlarıyla (IFRS/ISSB) tam uyumlu olarak geliştirilen TSRS, sürdürülebilirliği gönüllü bir iletişim ve itibar aracı olmaktan çıkararak finansal raporlama disipliniyle entegre bir yönetim konusu haline getirmektedir. Bu sayede sürdürülebilirlik verileri, şirketlerin finansal tabloları kadar önemli, ölçülebilir ve denetlenebilir hale gelmektedir.

TSRS’nin zorunlu hale gelmesinin temel nedeni; iklim değişikliği, kaynak kısıtları ve sosyal risklerin artık şirketler için yalnızca çevresel bir mesele değil, doğrudan finansal risk ve fırsat alanı oluşturmasıdır. İklim kaynaklı fiziksel riskler, düzenleyici baskılar, karbon fiyatlaması, tedarik zinciri kesintileri ve yatırımcı beklentileri; şirketlerin uzun vadeli kârlılığını ve rekabet gücünü doğrudan etkilemektedir.

Bu yeni dönemde TSRS, şirketlere yalnızca “ne yaptıklarını” değil, hangi risklerle karşı karşıya olduklarını, bu riskleri nasıl yönettiklerini ve geleceğe nasıl hazırlandıklarını da açıklama sorumluluğu getirmektedir. Dolayısıyla TSRS, bir raporlama yükümlülüğünden çok, şirketlerin sürdürülebilir büyüme ve finansal dayanıklılık stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olarak konumlanmaktadır.

Sürdürülebilirlik Raporlamasında Yeni Dönem: KGK Kararları

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından alınan kararlarla birlikte sürdürülebilirlik raporlaması, Türkiye’de ilk kez resmi, bağlayıcı ve denetime tabi tutulmuştur. Bu gelişme sürdürülebilirliği gönüllü raporlamadan çıkararak eşik değerlerini sağlayan halka arz şirketler için finansal raporlama ile aynı disiplin içine entegre etmiştir.

KGK kararlarıyla birlikte sürdürülebilirlik raporlamasında şirketlerden çevresel ve sosyal faaliyetlerini açıklamalarının yanı sıra bu faaliyetleri ölçülebilir, doğrulanabilir ve standartlara uygun verilerle ortaya koymaları beklenmektedir. TSRS, finansal tablolarla birlikte değerlendirilen bir raporlama alanı haline gelmiş sürdürülebilirlik performansı; şirketlerin finansal durumu ve gelecek hedefleriyle doğrudan ilişkilendirilmiştir.

Bu yeni dönemde denetlenebilirlik ve veri doğruluğu ön plana çıkmaktadır. KGK düzenlemeleri, sürdürülebilirlik raporlarında kullanılan verilerin tutarlılığını, izlenebilirliğini ve güvenilirliğini zorunlu kılmaktadır. Böylece geçmişte sıkça karşılaşılan beyan niteliğindeki veya pazarlama odaklı hazırlanan raporların yerini, standartlara tam uyumlu, teknik altyapıya dayalı ve denetime açık raporlar almaktadır.

Bu değişim özellikle orta ve büyük ölçekli şirketler için yeni ve kapsamlı bir uyum sürecini beraberinde getirmektedir. Veri toplama altyapısının güçlendirilmesi, kurum içi sorumlulukların netleştirilmesi, finansal ve sürdürülebilirlik ekipleri arasındaki entegrasyonun sağlanması bu sürecin temel yapı taşlarını oluşturmaktadır. KGK kararlarıyla başlayan bu yeni dönem, şirketler daha güçlü yönetişim, şeffaf raporlama ve uzun vadeli sürdürülebilir büyüme için stratejik bir fırsat sunmaktadır.

TSRS (Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları) Kime Hitap Ediyor?

TSRS belirli finansal ve operasyonel eşikleri aşan şirketler için zorunlu bir raporlama çerçevesi olarak kurgulanmıştır. Ancak bu standartların etkisi bugün sadece kapsama giren şirketlerle sınırlı değildir. TSRS, Türkiye’de faaliyet gösteren çok sayıda kurum için orta ve uzun vadede kaçınılmaz bir dönüşüm alanı oluşturmaktadır.

Özellikle;

  • Borsa şirketleri; yatırımcı beklentileri ve şeffaflık yükümlülükleri nedeniyle,
  • Büyük ölçekli sanayi ve üretim firmaları; yüksek çevresel etki ve tedarik zinciri baskıları sebebiyle,
  • Finansal kuruluşlar; kredi, risk ve portföy yönetiminde ESG kriterlerinin artan rolü nedeniyle,
  • AB ile ticaret yapan ihracatçı şirketler; CBAM, tedarik zinciri raporlaması ve yeşil ticaret gereklilikleri kapsamında,

Bugün zorunlu kapsama girmeyen orta ölçekli şirketler için de TSRS önemli bir hazırlık zemini sunmaktadır. Gönüllü olarak TSRS ile uyumlu raporlama yapan şirketler; gelecekteki düzenlemelere daha hızlı uyum sağlayabilmekte, yatırımcı ve finansman kuruluşları açısından daha güvenilir bir profil çizebilmekte ve kurumsal yönetişim yapılarını erkenden güçlendirebilmektedir.

TSRS, sadece kapsamdaki şirketleri değil sürdürülebilirliği iş stratejisine entegre etmek isteyen, uzun vadeli büyümeyi ve uluslararası rekabeti hedefleyen tüm kurumları ilgilendiren kapsamlı bir dönüşüm çerçevesidir.

3 Kritik Kriter: Aktif Toplam, Yıllık Net Satış Hasılatı ve Çalışan Sayısı

TSRS kapsamına girip girmediğinizi belirleyen üç temel kriter bulunmaktadır. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından belirlenen eşik değerler doğrultusunda, şirketlerin hem finansal hem de operasyonel ölçeği birlikte değerlendirilmektedir.

Güncel düzenlemelere göre TSRS kapsamı aşağıdaki kriterlere dayanmaktadır:

  • Aktif Toplam:
    Şirketin bilançosundaki toplam varlık tutarının 500 milyon TL ve üzeri olması
  • Yıllık Net Satış Hasılatı:
    Şirketin yıllık net satış gelirinin 1 milyar TL ve üzeri olması
  • Çalışan Sayısı:
    Şirketin yıllık ortalama 250 ve üzeri çalışan istihdam etmesi

Bu üç kriterden en az ikisinin eşik değerleri aşılması durumunda uygulama kapsamına tabi şirketler TSRS raporlaması kapsamına girmektedir.

Not: Eşik değerler KGK tarafından dönemsel olarak güncellenebileceğinden şirketlerin kapsam değerlendirmesini her raporlama dönemi öncesinde yeniden yapması önemlidir.

Şirketiniz Kapsama Giriyorsa Atmanız Gereken İlk 5 Adım

1. Mevcut Durum ve Veri Envanteri Analizi Yapın
Şirketinizin halihazırda hangi çevresel, sosyal ve yönetişim verilerini ürettiğini; hangi verilerin eksik, dağınık ya da tutarsız olduğunu belirleyin. Bu analiz, TSRS’ye uyum sürecinin temelini oluşturur.

2. ESG Sorumluluklarını ve İç Ekipleri Netleştirin
Sürdürülebilirlik raporlaması tek bir departmanın işi değildir. Finans, insan kaynakları, operasyon, satın alma ve yönetim ekiplerinin rollerinin net tanımlanması gerekir. İç sahiplik oluşturulmadan kaliteli ve doğru raporlama mümkün değildir.

3. Karbon Ayak İzi ve Çevresel Verileri Sistematik Hale Getirin
Kapsam 1, 2 ve mümkünse Kapsam 3 emisyonları için veri toplama süreçleri kurulmalı; manuel ve parçalı yapıdan çıkılarak izlenebilir ve denetlenebilir bir sistem oluşturulmalıdır. Bu adım, TSRS’nin en kritik bileşenlerinden biridir.

4. Finansal ve Finansal Olmayan Verileri Entegre Düşünün
TSRS, sürdürülebilirlik verilerini finansal performanstan ayrı değerlendirmez. İklim riskleri, enerji maliyetleri, tedarik zinciri etkileri gibi unsurların finansal etkileriyle birlikte ele alınması gerekir.

5. Raporlama Takvimi ve Yol Haritası Oluşturun
Son dakika hazırlıkları yerine, net bir takvim ve aşamalı yol haritası belirleyin. Veri toplama, iç doğrulama, denetim ve raporlama adımlarının yıl içine yayılması süreci hem yönetilebilir hem de sürdürülebilir hale getirir.

TSRS Raporlamasına Hazırlık Süreci ve Yol Haritası

Etkili bir TSRS hazırlık süreci;
planlı,
aşamalı,
ölçülebilir
bir yapı üzerine kurulmalıdır.

TSRS’ye hazırlık, şirketin sürdürülebilirlik yaklaşımını kurumsal süreçlerine entegre etmesini gerektirir.

Sağlıklı bir yol haritası genellikle şu adımları içerir:

  • Mevcut durum analizi ve boşlukların tespiti
  • Veri sahiplerinin ve sorumlulukların belirlenmesi
  • Öncelikli ESG başlıklarının netleştirilmesi
  • İç kontrol ve doğrulama mekanizmalarının kurulması
  • Raporlama ve denetim takviminin oluşturulması

Mevcut Veri Toplama Süreçlerinizi TSRS’ye Nasıl Entegre Edersiniz?

Birçok şirkette TSRS kapsamında talep edilen verilerin önemli bir bölümü zaten üretilmektedir. Ancak bu veriler çoğu zaman:

  • Farklı departmanlarda dağınık halde,
  • Birbirleriyle tutarsız,
  • Raporlanabilir ve denetlenebilir formatta değildir.

TSRS ile mevcut veri üretimini sıfırdan başlatmak yerine mevcut ERP, finans, insan kaynakları, enerji, çevre ve operasyonel verilerin ortak bir raporlama diliyle birleştirilmesini gerektirir.

Bu noktada kritik olan üç unsur öne çıkar:

  • Standartlaştırılmış metodoloji: Hangi verinin nasıl ölçüleceği ve raporlanacağı net olmalıdır.
  • Dijital altyapı: Manuel Excel süreçleri yerine izlenebilir, güncellenebilir ve doğrulanabilir sistemler kurulmalıdır.
  • Departmanlar arası koordinasyon: Finansal ve finansal olmayan veriler aynı bütünün parçası olarak ele alınmalıdır.

Doğru entegrasyon aynı zamanda da yönetim kararları için güvenilir bir veri temeli oluşturur.

Zorunlu Olmayan Şirketler İçin Gönüllü Raporlamanın Avantajları

TSRS kapsamına henüz girmeyen şirketler için gönüllü raporlama, önemli bir stratejik hazırlık avantajı sunar.

Gönüllü TSRS uyumlu raporlama:

  • Yatırımcı güvenini artırır ve şeffaflık algısını güçlendirir,
  • Banka ve finansman süreçlerinde daha avantajlı koşullar sağlar,
  • Tedarik zinciri taleplerine erken uyum imkânı sunar,
  • Kurumsal itibar, risk yönetimi ve sürdürülebilirlik kültürünü güçlendirir.

Greenix perspektifinde TSRS, teknik bir raporlama yükümlülüğünün çok ötesinde; kurumların küresel regülasyonlara adaptasyonunu, yatırımcıların evrilen beklentilerini ve değer zincirindeki belirsizlikleri eş zamanlı yöneten bütünsel bir stratejik pusuladır. Bu süreç, şirketlerin yarının ekonomi dünyasındaki konumunu bugünden belirleyen proaktif bir yönetim disiplinidir.

 

Uzmanımızla görüşün

Sürdürülebilirlik çözümleri uzmanlığımız ve projelerimiz hakkında daha fazla bilgi edinmek için lütfen bizimle iletişime geçin.