Sürdürülebilir bir gelecek inşa etmenin en somut yollarından biri, yapı sektöründe kullanılan malzemelerin çevresel etkilerini şeffaf şekilde değerlendirmektir. Bu noktada Environmental Product Declaration (EPD) belgeleri, yeşil bina projeleri için vazgeçilmez bir araç haline geliyor. Peki EPD belgeleri, LEED, BREEAM ve benzeri yeşil bina sertifikasyonlarıyla nasıl bir ilişki içinde? Bu yazıda, yapı malzemesi seçiminden proje puanlamasına kadar EPD’nin kritik rolünü inceliyoruz.
EPD, bir ürünün yaşam döngüsü boyunca çevreye olan etkilerini şeffaf şekilde ortaya koyan, ISO 14025 standardına dayalı tip III çevre etiketidir. Karbon ayak izi, enerji tüketimi, atık üretimi gibi çevresel performans göstergelerini içerir ancak “iyi” ya da “kötü” gibi değer yargısı taşımaz. EPD bir karşılaştırma aracı değil, bir şeffaflık aracıdır.
Yeşil bina derecelendirme sistemleri, sürdürülebilirlik performansını ölçerken ürünlerin çevresel beyanlarına giderek daha fazla önem veriyor.
Sürdürülebilir yapılar artık yalnızca enerji verimliliğiyle değil, içindeki malzemelerin çevresel geçmişiyle de değerlendiriliyor. EPD belgeleri, projelerin bu bilinçle ilerlemesini mümkün kılıyor. Bu yüzden yalnızca bir belge değil; daha şeffaf, daha sorumlu bir inşaat sektörü için atılmış stratejik bir adımdır.
Sürdürülebilirlik çözümleri uzmanlığımız ve projelerimiz hakkında daha fazla bilgi edinmek için lütfen bizimle iletişime geçin.